HeroTurkeyMt2
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HeroTurkeyMt2


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 evrende yanlızmıyız ??

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
CLickClack
Serveri Sevdi :)
Serveri Sevdi :)
CLickClack


Mesaj Sayısı : 61
Konu Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 27/08/10
Yaş : 27
Nerden : Evsizim La Ben :D

evrende yanlızmıyız ??  Empty
MesajKonu: evrende yanlızmıyız ??    evrende yanlızmıyız ??  EmptyC.tesi Ağus. 28, 2010 8:47 pm

İnsanoğlunun “Evrende yalnız biz mi varız?” sorusu yeni değildir. Ancak ne var ki, teknolojiyle birlikte artan gözlemsel ve laboratuvar bilgilerimiz, bizi bu tür bir sorunun cevabını şimdilerde daha iyi verebilir duruma getirmiştir. 1920’lerde dış galaktik sistemlerden bîhaberdik. Şimdiyse 10-15 milyar yılı uzaklıklardan bahsediyoruz. Evrenin çok uzaklarında öyle bir cisim düşünün ki, bu cisimden çıkan ışınlar bize ışık hızıyla (saniyede 300.000 km) 10 milyar yılda geliyor.

Uzayın inanılmaz büyüklükteki boyutları içinde, yalnız dünyamızda yaşamın olabileceği görüşüne artık kimse katılmıyor. Üstelik, uzaydan gelen misafirlerin ziyaretlerine tanık olduğunu iddia eden yüzlerce kişi var. Yine de, bilimsel olarak henüz kanıtlanmış bir şey yok. Uzay araştırmalarına milyarlarca dolar harcanırken, bilim adamları evrende canlılara ait hiçbir iz bulamadılar mı?

Yaşam Biçimi Sınırlı mı?
Bilimin, "evrende başka canlılar olabilir mi?" sorusuna vereceği yanıt önce "canlı" kavramında takılıp kalıyor. Kendi planetimizi incelediğimizde, en küçük mikroskopik organizmalardan insana kadar uzanabilen bir canlı türleri zinciri var. Milyonlarca yıl süren bir evrimin sonunda, bugün dünyamızda nezle virüsü ile nezle olan insan iki değişik canlı türüne örnek sayılır. Bitkiler, böcekler, hayvanlar "canlı" varlıklardır. Ama, örneğin bir suyosununun uzay gemisi inşa etmesi veya sivrisineğin uzaya radyo sinyalleri göndermesi mümkün değildir.

Evrende canlıların olup olmaması konusunda bilim "canlı organizma"nın var olabilme sınırlarını incelerken, canlının zekâsı üzerinde durmamaktadır. Örneğin, Mars'ta yaşam var mı diye araştırılırken, orada suyosunu bile bulunsa, bunun bilimsel anlamı Mars'ta yaşamın var olduğunun kanıtıdır. Bu sonuca dayanarak orada yaşayan insan benzeri canlılar olduğunu iddia etmek ise bilim-kurgu sayılır.

Halbuki, biz bir yerde yaşam olup olmadığını düşünürken, ister istemez bize benzer yaratıkların varlığını göz önüne getiririz. Jules Verne'den başlayarak bütün uzayla ilgili fantastik edebiyatta hep böyle düşünülmüştür. Dolayısıyla, evrende canlı konusu bir noktada "zeki canlı" şekline dönüşecektir.

Böcekler, otlar gibi değil de insan benzeri zeki varlıklar arandığında karşımıza biyolojik esaslar çıkar. Canlıda zekâ oranı yükseldikçe buna bağlı olarak yapısındaki karmaşıklık oranı da artmaktadır. Beden yapısı ne denli karmaşık ise, içinde bulunduğu ortamın şartları da o denli sınırlı bir özellik gösterecektir.

Bakterilerin çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda, hatta oksijensiz bile yaşayabildikleri, bazı kabuklu böceklerin radyasyondan etkilenmedikleri, suyun bulunmadığı ortamda gelişen organizmaların varlığı bilinmektedir. Fakat bütün bu değişik şartlara uyum gösterebilen canlı türleri hep ilkel yapılara sahiptir. Aynı oranda zekâları da bizim anladığımız biçimde yok sayılacak kadardır.

Evrende Zeki Canlılar
Bir an için şöyle düşünelim: Sadece karbon elementine bağlı bir beden yapısı koşulu olmasın. Çevrenin yaşama olanak tanıyacak sınırlarının da dikkate alınmadığını varsayalım. Böylece, her an her yerde zeki bir canlı olabilir. Bu sefer de karşımıza zaman ve yer konusu çıkacaktır.

Bizim güneş sistemimiz dışında kalan en yakın uzay cismi, yaklaşık 4.5 ışık yılı uzaklıktaki bir yıldız. Kuramsal olarak erişilecek en büyük süratle bile birkaç bin yılda ancak oraya gitmek mümkün. Uzayla ilgili ölçüler çok büyük boyutlarda olduğu için, uzaklıklar ışık hızı ile ölçülür olmuş. Güneş'in ışığı dünyamıza 8 dakika geçtikten sonra ulaşabiliyor. En yakın yıldızın ışığı ise 4.5 yıl geçtikten sonra bize geliyor.

Bir anlamda, gökyüzüne baktığımızda her yıldızı uzaklığına göre değişen bir geçmiş zamanıyla inceliyoruz. Örneğin, göğün en parlak yıldızı olan Siriüs 9 yıl önceki görünümüyle, ikinci parlak yıldız Canopus ise 100 yıl önceki görünümüyle karşımızda durmaktadır.

Yıldızlar ise Güneş gibi hiçbir canlının yaşayamayacağı kadar sıcaklıktaki ateş topları. Bizi asıl ilgilendiren, bu güneşlerin çevresinde dolanan gezegenlerin varlığı. Her yıldızın çevresinde gezegen olamıyor. Güneş sistemi gibi bir sistemin oluşabilmesi ancak belirli sayıda yıldız için geçerli. En iyimser tahminlere göre, 50 ışık yılı uzağımıza kadar yer alan yıldızların içinde planet sistemi olanlardan 500'ünde bizim gönderdiğimiz sinyalleri alabilecek düzeye erişmiş medeniyetlerin bulunduğu zannedilmektedir.

Uzaydan Gelen Sinyaller
Bu olasılığı göz önüne alan Dr. Frank Drake 1960 yılında "Ozma" projesi olarak bilinen bir araştırmayı başlatmış. Belirli bir dalga boyunda uzaydan gelecek yayını yakalayabilmek için gündüz gece demeden haftalarca gökyüzünü taramışlar. Sonuçta hiçbir yayına rastlayamadıkları için vazgeçilmiş. Daha sonra araştırma boyutları öncekine oranla çok geniş yeni bir proje yapılmış. Aynı zamanda Sovyet Rusya'da da Gorki Enstitüsü benzeri bir sinyal dinleme çalışmasını başlatmış.

Aradan geçen oniki yıla rağmen, zekâ ürünü olan herhangi bir sinyal gönderildiğine dair açıklama yapılmadı. Bilim çevreleri bütün dalga boylarında uzayın her yanının taranmasının yıllar süren yorucu bir iş olduğunu ve araştırmaya devam edileceğini söylüyorlar. Uzaydan acele haber bekleyen meraklılar ise gelen sinyallerin çoktan saptandığını ama bilim adamlarının karanlık çevrelerce baskı altında oldukları için açıklayamadıklarını savunuyorlar.

Gezegenlerde Yaşayan Var mı?
Bugüne kadar güneş sistemimizin dışında canlıların olduğuna dair bir kanıt bulunamadı. Ama, bilimsel açıdan evrende başka canlıların olması mümkün. İşte bu olasılık yüzünden, binlerce bilim adamı dünyanın değişik yerlerindeki gözlemevlerinde uzaya sinyal göndererek ve gelmesi beklenen sinyalleri araştırarak çalışmaları sürdürüyorlar.

Aslında, bize diğer yıldızlara göre çok daha yakın olan Ay ve diğer sekiz gezegen ile bunların uyduları niye araştırılmıyor diye bir soru akla gelebilir.

Güneş sistemimizdeki gezegenler modern astronominin olanakları ölçüsünde bu açıdan yeterince incelenmiş. En uzak gezegen olan Plüton'dan bile bir sinyal gönderilecek olsa, dünyadan normal bir radyo istasyonunun duyabileceği netlikte hassas aletlerle hemen bunu saptayabilecekler. Ama yayın yapan kimse yok.

Belki de henüz bizim uygarlığımız düzeyine gelmemiş olabilirler. Bu konuda da gezegenlere gönderilen uzay sondaları orada yaşam izleri bulmaya çalışıyor. Bilimsel verilere göre şimdiye kadar gelen bilgiler pek de iç açıcı değil.

Güneş'e en yakın olan Merkür'de geceleri -200°C olan sıcaklık gündüzün +400°C'ı bile aşacak kadar artıyor. Atmosfer ise pratik olarak yok. Bu koşullar altında Merkür'e ayak basmak bile imkânsız.

1972'de Venüs'e inen uzay sondası sıcaklığın 470°C ve atmosfer basıncının dünyadakinin 90 katı olduğunu bildirmişti. Venüs'ün yüzeyini kaplayan yoğun bulut tabakasının da saf sülfürik asitten meydana geldiği anlaşıldı. Araştırmacı Carl Sagan'ın deyimiyle, "Venüs kaynar asit içinde insanı parçalayan bir cehennem" gibi.

Volkanik patlamaların dayanılmaz hale getirdiği bu iki kızgın gezegenden sonra, dünyayı geçince karşımıza bilim-kurgu romanlarının klasik uzay üssü Mars geliyor. Aslında bir Mars gününün uzunluğu dünyadakinden ancak yarım saat kadar daha fazla. Mevsimleri oluşturan eğimi de dünyanınkinden yalnızca iki derece eksik. Fakat, Mars yılı 687 gün sürüyor. Yörüngesi de daireden çok elips biçiminde olduğu için mevsimler arasında büyük farklar var.

Mars'ın farklı bir yanı da yerçekiminin çok düşük olması. 100 kilo gelen şişman bir adam bile orada 40 kiloluk tüy sıklet gibi zıplayarak yürüyebilir. Mariner 9 uzay sondasının 1971/72 kışında gönderdiği 7300 resimden, çok eskiden bu gezegende denizlerin olabileceği anlaşılmıştı.





Kabul ediorum elimle yazmamıs olabilrm bunu ama hepsini okudum arkadaslar isimize yariyacagını düsündüm meraklisi okuya bilir Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
SuraİsPnaik
Moderatör
Moderatör
SuraİsPnaik


Mesaj Sayısı : 89
Konu Sayısı : 23
Kayıt tarihi : 27/08/10
Yaş : 29
Nerden : NEReye XDé

evrende yanlızmıyız ??  Empty
MesajKonu: Geri: evrende yanlızmıyız ??    evrende yanlızmıyız ??  EmptyPaz Ağus. 29, 2010 1:36 pm

Bilgi İçin Tşkler Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
evrende yanlızmıyız ??
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HeroTurkeyMt2 :: HeroTurkeyMt2 Oyun :: Geyik & Eglence & Sohbet-
Buraya geçin: